Aslı Altan Şekerci

Ben öyle çok derin, paha biçilmez, en el hak ilişkilerden öte insani alışverişlere inanan bir insanım. Zamanında aşkın peşinden koşup sağlamca yerle bir olmuş olsam da hayatımın ikinci 25inde tüm güzel özelliklerin ortak adı olan ‘vicdan’ sahibi bir insan evladıyla yola devam dedim.

Sonrasında da çok etrafıma bakmadım. Odaklanamadım aslında hep bir gereksiz güncellik, samimiyetsiz metalik tad, üçüncü kişilere göndermeler;
olmamış kişiliklerin bir ilişki çıtasına değemeyen tuhaf yamama hallerini gördüm çevremde. Kaprisli kızlar, analarının doğuramadığı iki 20lik oğlanlar.

Ama sonra Eylül bana sevgilisi Kaya’yı anlattı.

Öyle akıcı ve içten anlattı ki, bu gönül bağının bu dünyadaki kısmı bitene kadar o dingin akış o masalsı muhabbet hiç bozulmadı.

Bu iki güzel ruh birbirlerini birbirlerini avuçlarında büyüttü hem ne büyümek.
Kaya’nın yaşam yolculuğu sona erdi ama nefesi Eylül’ün nefesinde devam ediyor, onlar etraflarında onlarla bu ateşe değen herkese son dakikaya kadar hayatım gözüne basmanın ne demek olduğunu gösterdiler. Yürek yüreğe.

İyi ki seni tanıdık Kaya…

Tahmin edeceğinden çok hayatımızda olacaksın…

Kimse geride kalmadı, aslında onlar beraber gittiler…

Son 3 yıldır hayatıma çok değer katan küçük dev kadın sana ve yaşadıklarına dair tek şey var aklımdan geçen: “Yuh sana kader; alacağın olsun.”