Beliz Top

Sahilde çok keyifli bir akşamda kısa bir görüşmeden ibaret gibi gözükse de hakkında bolca hikayeler dinleyerek “uzaktan” tanıdım seni Kaya.

Bana yakından tanışsak belki de hiç anlatmayacağın, söyleme zahmetine bile girmeyeceğin çok başka şeyler öğrettin bu sürede.

20 senedir tanıdığım bir kadının bu kadar güzel sevilişine tanık oldum sayende, bu kadar güzel sevilen o kadının içinde açan çiçeklere gözcülük edebildim.

Öncelikle bunun için sana müteşekkirim. Ancak senden öğrendiğim en önemli şey arkadaşımın ne de acayip çiçekler açabileceğinin ötesinde aslında kendi bohçama senden koyduğum garip bir duygu oldu; senin nazik cesaretin. Yaşam ve ölüm kavramlarının bilindik tanımlarını bozuma uğrattın benim ve tahminimce seni tanıma lüksüne erişmiş bir çok insan için. Bu bozum öyle şaşırtıcıydı ki benim tarafımda, o göremediğimiz ama orada olduğunu hep bildiğimiz ince çizginin zamandan ve içinde bulunduğumuz vücuttan bağımsız olduğunu hissettirdin bana. Bir noktadan sonra hayatta kalmak ya da gitmek değildi, mücadele içinde kendin gibi kalabilmendi benim için gözlerimi açan. O tanıştığımız akşam birlikte geçirdiğimiz kısa aralıkta, sahilin şarap dolu yumuşacık esen rüzgarı gibi, Eylül’ün istemsiz ufak kikirdemeleri gibi, zaten dost-muşuz sohbeti gibi sıcak kalabilmek aslında burada kalmak, hepimizin yaşamak dediği şey.

Bana her şeye rağmen cesur kalabilmeyi ama bu üzerine destanlar yazılan cesaretin de aslında ne kadar nazikçe yaşanabildiğini gösterdin. Seni tanımak “uzaktan” da olsa çok şanslı bir tesadüf oldu benim için. Minnet doluyum.