Melis Özgenç

Bir süre gittikçe daha çok koyacak değil mi. Anlar gelecek, gittiğinin idrak edildiği. Şimdi fotoğraflara bakınca, güzel anları hatırlamanın verdiği mutluluk yayılıyor önce içe. Ondan sonra geliyor gidişinin ağırlığı ama anlaşılmıyor henüz. Önce daha çok ağırlaşacak çünkü ömür boyu taşınacak; başka çare yok. Taşıdıkça da alışılacak. Alışınca da o kadar ağır gelmeyecek çünkü içimizde ona da yer bulunacak. Kanatarak bir yer açıp, kuruyarak içimizin bir parçası olacak. Hayat böyle.

Ama bir yandan, içimdeki yargıç bu kabullenişin gerekçelerini haksız buluyor ve hatta suçluyor: ne demek alışmak? Neden alışacaksın biliyorsun değil mi? Alışınca daha az acıtacak da ondan. Bu ona haksızlık! Onun varlığına, şimdiyse yokluğuna, yaşamış olduğu hayata, sana ve başkalarına kattıklarına. Yok öyle alışmak falan. Acısı çekilecek, bu acının hakkı her gün verilecek. Alışmak senin yaşamını kolaylaştırmak için var. Ama o bu dünyadan gitmek gibi bir bedel ödemişken, sen de zorlanacaksın ki onunkine karşılık senin de ödediğin bir bedel olsun. İyi hissetmeye çalışmayacaksın, bunun için başka şeylerle uğraşmayacaksın. Tamamen bu acıya odaklanacaksın yoksa bencillik yaparsın.

Hah. Ben tanıyorum bu konuşanı. O hep siyah-beyaz görür, uçları gösterir. Benzer karşılıkları arar ve onlara yönlendirir. Her şey adil olmak zorundadır ve adaletin tanımı köşelidir. Onun görüş açısını genişletmek için bilinçli bir çaba göstermem gerekir. Kaya sağlıklı olduğu zamanların değerini çok zor bir hastalıkla cesurca savaşarak anladı. Gidişinin verdiği bir mesaj var: sağlıkla, huzurla geçen her anın kıymetini bilmek ve ona sarılmak. Ben de o yüzden, ne kadar günümün olduğunu bilmediğim hayatıma saygı göstereceğim. Kaya’nın yazılarını canım istediği zaman, istediğim kadar okuyup kahkahalarla güleceğim. Mesajlarımızı okurken istersem gülüp istersem ağlayacağım. Kaya’yla ne yazık ki tanıştıramadığım sevgilime onu anlatmaya, yazılarını çevirip okutmaya istediğim kadar devam edeceğim. Koltukta oturup üzüntümü eylemsizliğe hapsetmektense, kalk kız deyip koşacağım. Yaşam hareket demek. Ölüm karşısında yapacak bir şey yok diye teslim olacak da değiliz. Kalkıp yaşarız biz de. Hem biz yaşadıkça yaşatırız Kaya’yı.